- 15 Ara 2019
- 600
- 806
- 49
- Cinsiyetiniz nedir?
- Bay
Pandemi sonrası normalleşme sürecinde İstanbul ziyaretim de uzun zaman görüşmediğim gerçek anlamda bir dost olan Gamze’me misafir oldum...
İlk önce kendisinden çok ama çok özür dilerim. Kendisini yaklaşık beş yıldır tanımama rağmen foruma girdikten sonra referans yazmadığım için bir kez daha kendisinden özür dilerim. Aslında referansa ihtiyacı yok. Ama böylesi güzel dostlukların paylaşılması her iki kişi içinde unutulmayacak bir anı olduğundan dolayı paylaşmak güzel olur diye düşünüyorum.
Gamze’nin paylaşımlarına, yazışmalarımız da eklenince, artık görüşme ve hasret giderme zamanının çoktan geldiğini ikimizde açık açık beyan ederek son vermemiz gerektiğine karar verdik. Ben genel de hafta sonu müsait olduğum için cumartesi müsait olup olmadığını sordum. Tabi ne demek deyince randevu gününü ayarladık. Artık bekleme zamanı gelmişti ki en sevmediğim şey. Gamze’ye zaman nasıl geçer deyince sen bana bırak şafağı ben sayarım dedi. Gamze’m saydı bana zaman geçmedi derken bir baktım gün gelmiş ve ben yola koyulmuşum..
Uzun süre görüşmediğimiz için giderken heyecan daha da artıyor. Çünkü paylaştığımız o kadar anı var ki hangisini hatırlasam eskiye doğru bir gidip geliyorum. Eskiyi unutma ama yenilerini kat diyerek yolları, denizleri geçip on beş dakika sonra sendeyim deme fırsatını buldum. Tamam bekliyorum cevabı gelince heyecan tavan yaptı.
Önceki görüşmemiz de fırça yediğim için bu defa fırça yemek değil, Gamze’yi yemek istediğim için tedarikli gittim. Fırçadan kurtulmuş oldum.
Geldim dedim. Kapı açıldı yavaş yavaş merdivenlerden hedefe doğru çıkıyordum. Aklım da elimdekileri bırakıp direk dudaklara yapışmak vardı, ama bu pandemiden dolayı bu hevesim kursağım da kaldı. Kapıyı açıldı kimse yok meğer kapının arkasına saklanmış.
Karşımda bir afet duruyor. Onca hasretin ardından öpemedim tabi. Gidip elimi yüzümü yıkamak için müsaade istedim ama içim kıpır kıpır çünkü beş dakika sonra dudaklara yapışacaktım, kaçar yolu yoktu artık.
Salona girdim kırmızı enfes bir konseptle oturuyor ne desem bilemedim. Bakıştık biliyor dudaklara yapışacağımı gel hadi deyince kim tutar beni. Önce ufak ufak temaslar cilveleşmeler sokulmalar derken dur bir nefes al soluklan nir şeyler içelim dedi. Hadi bunada tamam dedik.
Bir şeyler içerken tabi onca zaman sonra konuşacak tabiki çok şey var. Uzun müddet konuştuk. Ama ben içimden yapışsam mı diye geçiriyorum ama yapamıyorum çünkü, Gamze’nin sohbetine de doyum olmuyor laf lafı açıyor, ordan burdan derken ( biraz dedikodu yaptık. Ama kimse üstüne alınmasın) bu defa teklif ondan geldi. Hadi deyince işte oğlum vuslat vakti geldi çattı dedim. Ve odaya doğru geçtik kırmızı loş bir oda...
Yatak faslına çok fazla girmiyorum ama bu defa biraz girmek istedim.
Yataktayız öpüşmeyi çok severim ve karşında bir de Gamze olursa aman Allah tadına doyum olmaz diyerek başladık öpüşmeye öyle böyle değil dudak bir yanda dil bir yanda karıştı ortalık ama tatlı bir karışıklık. Doymuyorum öyle güzel öpüyor. (Aslın da öpüşmek çok önemli o kıvılcımı çaktın mı yangın olmaması mümkün değil.) Nereyi öpeyim şaşırıyorum aşağı doğru yavaş yavaş inerken muhteşem memişleri es geçemezdim. Memiş istihkakımı aldıktan sonra asıl bölgeye zor da olsa ulaşıldı. Onun tadı bir başka çok uzun sürdü o kadar diyebilirim yani ve sonuç olarak bu defa benim sevdiğim pozisyon olan misyonerle beklenen hedefe ulaştık....
Ilık duşumu aldıktan sonra tekrar salona geçtik. Bu defa soğuk içeceklerle sohbet eşliğinde biraz olsun hararetimizi gidermeye çalıştık.
Bu arada Gamze ‘den bahsetmeden olmaz. Uzun zaman tanıştığımız için bir birimize karşı oldukça samimiyiz. Bir partner olayından çıktık gerçek bir dost olduk. Gamze çok içten cana yakın kaprisi olmayan, güzel yüzlü, güzel kalpli doğal, yapmacıklıktan uzak, sevecen, şeker kadar tatlı, sempatik vs. Yazmakla bitmez.
Sosyal hayatta çok görüştüğümüz oldu. Birlikte dışarıda yemek de yedik kahvaltı da yaptık, oturup çayımızı kahvemizi de içtik. Bir dost bir arkadaş edasında her şeyi cinselliğe bağlamadık, ve bunun içinde bir art niyet asla aramadık nasıl ki normal bir yaşantımız varsa bir birimize bu zaman içinde ben İstanbul’da olduğum zaman da vakit ayırdık sohbet ettik kah güldük kah ağladık öyle kıymetli bir dost.
Çok mola verdik gelelim ikinci yarıya. Kalkıyoruz öpüşerek odaya gidiyoruz. Ah o dudaklar bırakasım yok. Bu defa bana yat aşağı ifadeni alıcam diyor. Emir büyük yerden yapacak bir şey yok tamam dedik oralını anlatmama gerek yok zaten o kadar yani. Fazla detaya girmeden finali sevdiği pozisyon doggy ile yapıyoruz.
Ve gidip güzelce duşumu alıp tekrar salona dönüyorum. İçimde tatlı bir gülümseme. Geçtim oturdum. Rahatlamış bir şekilde bir müddet daha o tatlı tatlı sohbet ettikten sonra artık kalkma vaktim gelmişti. Feribot beni beklemez di. Ve istemeyerek de olsa mecbur kalktım. Gülerek girdiğim yüzden, bu defa ayrılmanın üzgünlüğü vardı yüzümde. Tatlı bir öpüş ve vedalaşma...
Sevgili Gamze’cim bugün için ve geçen her günümüz için sana ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Çok değerlisin ve çok iyi dost ve arkadaşsın.
Biraz uzun oldu ama beş yıllık bir geçmiş var.
İyi ki varsın.
Tekrar tekrar görüşmek üzere diyorum.
İlk önce kendisinden çok ama çok özür dilerim. Kendisini yaklaşık beş yıldır tanımama rağmen foruma girdikten sonra referans yazmadığım için bir kez daha kendisinden özür dilerim. Aslında referansa ihtiyacı yok. Ama böylesi güzel dostlukların paylaşılması her iki kişi içinde unutulmayacak bir anı olduğundan dolayı paylaşmak güzel olur diye düşünüyorum.
Gamze’nin paylaşımlarına, yazışmalarımız da eklenince, artık görüşme ve hasret giderme zamanının çoktan geldiğini ikimizde açık açık beyan ederek son vermemiz gerektiğine karar verdik. Ben genel de hafta sonu müsait olduğum için cumartesi müsait olup olmadığını sordum. Tabi ne demek deyince randevu gününü ayarladık. Artık bekleme zamanı gelmişti ki en sevmediğim şey. Gamze’ye zaman nasıl geçer deyince sen bana bırak şafağı ben sayarım dedi. Gamze’m saydı bana zaman geçmedi derken bir baktım gün gelmiş ve ben yola koyulmuşum..
Uzun süre görüşmediğimiz için giderken heyecan daha da artıyor. Çünkü paylaştığımız o kadar anı var ki hangisini hatırlasam eskiye doğru bir gidip geliyorum. Eskiyi unutma ama yenilerini kat diyerek yolları, denizleri geçip on beş dakika sonra sendeyim deme fırsatını buldum. Tamam bekliyorum cevabı gelince heyecan tavan yaptı.
Önceki görüşmemiz de fırça yediğim için bu defa fırça yemek değil, Gamze’yi yemek istediğim için tedarikli gittim. Fırçadan kurtulmuş oldum.
Geldim dedim. Kapı açıldı yavaş yavaş merdivenlerden hedefe doğru çıkıyordum. Aklım da elimdekileri bırakıp direk dudaklara yapışmak vardı, ama bu pandemiden dolayı bu hevesim kursağım da kaldı. Kapıyı açıldı kimse yok meğer kapının arkasına saklanmış.
Karşımda bir afet duruyor. Onca hasretin ardından öpemedim tabi. Gidip elimi yüzümü yıkamak için müsaade istedim ama içim kıpır kıpır çünkü beş dakika sonra dudaklara yapışacaktım, kaçar yolu yoktu artık.
Salona girdim kırmızı enfes bir konseptle oturuyor ne desem bilemedim. Bakıştık biliyor dudaklara yapışacağımı gel hadi deyince kim tutar beni. Önce ufak ufak temaslar cilveleşmeler sokulmalar derken dur bir nefes al soluklan nir şeyler içelim dedi. Hadi bunada tamam dedik.
Bir şeyler içerken tabi onca zaman sonra konuşacak tabiki çok şey var. Uzun müddet konuştuk. Ama ben içimden yapışsam mı diye geçiriyorum ama yapamıyorum çünkü, Gamze’nin sohbetine de doyum olmuyor laf lafı açıyor, ordan burdan derken ( biraz dedikodu yaptık. Ama kimse üstüne alınmasın) bu defa teklif ondan geldi. Hadi deyince işte oğlum vuslat vakti geldi çattı dedim. Ve odaya doğru geçtik kırmızı loş bir oda...
Yatak faslına çok fazla girmiyorum ama bu defa biraz girmek istedim.
Yataktayız öpüşmeyi çok severim ve karşında bir de Gamze olursa aman Allah tadına doyum olmaz diyerek başladık öpüşmeye öyle böyle değil dudak bir yanda dil bir yanda karıştı ortalık ama tatlı bir karışıklık. Doymuyorum öyle güzel öpüyor. (Aslın da öpüşmek çok önemli o kıvılcımı çaktın mı yangın olmaması mümkün değil.) Nereyi öpeyim şaşırıyorum aşağı doğru yavaş yavaş inerken muhteşem memişleri es geçemezdim. Memiş istihkakımı aldıktan sonra asıl bölgeye zor da olsa ulaşıldı. Onun tadı bir başka çok uzun sürdü o kadar diyebilirim yani ve sonuç olarak bu defa benim sevdiğim pozisyon olan misyonerle beklenen hedefe ulaştık....
Ilık duşumu aldıktan sonra tekrar salona geçtik. Bu defa soğuk içeceklerle sohbet eşliğinde biraz olsun hararetimizi gidermeye çalıştık.
Bu arada Gamze ‘den bahsetmeden olmaz. Uzun zaman tanıştığımız için bir birimize karşı oldukça samimiyiz. Bir partner olayından çıktık gerçek bir dost olduk. Gamze çok içten cana yakın kaprisi olmayan, güzel yüzlü, güzel kalpli doğal, yapmacıklıktan uzak, sevecen, şeker kadar tatlı, sempatik vs. Yazmakla bitmez.
Sosyal hayatta çok görüştüğümüz oldu. Birlikte dışarıda yemek de yedik kahvaltı da yaptık, oturup çayımızı kahvemizi de içtik. Bir dost bir arkadaş edasında her şeyi cinselliğe bağlamadık, ve bunun içinde bir art niyet asla aramadık nasıl ki normal bir yaşantımız varsa bir birimize bu zaman içinde ben İstanbul’da olduğum zaman da vakit ayırdık sohbet ettik kah güldük kah ağladık öyle kıymetli bir dost.
Çok mola verdik gelelim ikinci yarıya. Kalkıyoruz öpüşerek odaya gidiyoruz. Ah o dudaklar bırakasım yok. Bu defa bana yat aşağı ifadeni alıcam diyor. Emir büyük yerden yapacak bir şey yok tamam dedik oralını anlatmama gerek yok zaten o kadar yani. Fazla detaya girmeden finali sevdiği pozisyon doggy ile yapıyoruz.
Ve gidip güzelce duşumu alıp tekrar salona dönüyorum. İçimde tatlı bir gülümseme. Geçtim oturdum. Rahatlamış bir şekilde bir müddet daha o tatlı tatlı sohbet ettikten sonra artık kalkma vaktim gelmişti. Feribot beni beklemez di. Ve istemeyerek de olsa mecbur kalktım. Gülerek girdiğim yüzden, bu defa ayrılmanın üzgünlüğü vardı yüzümde. Tatlı bir öpüş ve vedalaşma...
Sevgili Gamze’cim bugün için ve geçen her günümüz için sana ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Çok değerlisin ve çok iyi dost ve arkadaşsın.
Biraz uzun oldu ama beş yıllık bir geçmiş var.
İyi ki varsın.
Tekrar tekrar görüşmek üzere diyorum.